10 Ocak 2017 Salı

Bâyezid-î Bistâmîden küçük bir hikaye






 ‘Hazret bir gün müritleriyle gezinti sırasında yolları akıl hastanesine gelir. Ayaküstü hekimlerle sohbet ederken bir hekim ruhi hastalıkların çareleri ve hangi ilacın hangi hastalığa iyi geleceği hakkında bilgi verir. Gönüller Sultanı bu bilgilerden sonra hekime şöyle bir soru sorar: ‘ Hekim efendi, siz bütün hastalıkların ilacını saydınız. Peki günah hastalığının ilacı ne ola ki?’ diye sorar.
Kısa bir sessizlikten sonra orada bulunan delilerden biri müsaade isteyerek söze girer: ‘ Erenler müsaade ederse bu ilacı ben söyleyeyim mi der. Hekimler ona şöyle yüksekten bir bakar. Beyazıd-ı Bistami bu samimi teklif karşısında tebessüm ederek müsaade eder. Bistami’nin müsaadesine şaşıran hekimlerde can kulağıyla deliyi  dinlemeye başlar.
''Günah hastalığının ilacı şudur ki; Tövbe kökünü istiğfar yaprağıyla karıştırıp, gönül havanına koyduktan sonra tevhid tokmağıyla döveceksin ''İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip,aşk ateşinde pişireceksin. Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin'' Bu güzel ilacı öğrenen Beyazıt Hazretleri; '' Hey gidi dünya hey! Demek seni de beni dahi buraya getirmişler'' Deyip oradan ayrılır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder