“Miyân-ı güft ü gûda
bed-meniş îhâm eder kubhun
Şecâ'at arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler.”
Şecâ'at arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler.”
Koca Ragıp Paşa
İsadan sonra 4. Ekümenik
Konsülünde Hristiyan temel meseleleri hakkında anlaşmazlık çıkınca Kıptiler
Hristiyan cemaatinden dışlandı. Roma devrinde ağır vergiler altında ezilen
Kıpti halkı Katolikler tarafından sapkınlığa düştüğü ileri sürülerek
İskenderiye ve Selcukiyanı Rum diyarlarına çeşitli eziyet ve zulümlerle sürgüne
gönderildi. Haçlılardan sapkın olduğu ileri sürülerek kıyım gören Kıptiler.
Araplardan ise Haçlı Seferleri başladığı zaman zulüm görmüşlerdir.
Zühde dayalı bir hayat tarzı, mistik
düşünce, meditasyon gibi münzevi uygulamaları gelenek haline getiren Mapamundi
ailesi Saint Antoine devri Konstantiniyesinde Pachomius’un başlattığı sürgünde
İkonia(Konya) şehrine yerleşen Kıpti ailelerinden sadece birisiydi.
Geleneklerini dış dünyaya karşı muazzam bir gizlilikle içten içe devam ettiren
bu ailenin inanışına göre Tanrı, insan figürü ile ilişkilendirilmiş İsa idi.
Mesih anlayışı üzerine temellendirdikleri
bu inanışa göre Mesih Kıptilerin arasından çıkacak ve Kıptiler bu dünyaya ve
yeraltı dünyasına, insan, melek ve cin taifesinin hepsine hükmedecek güce sahip
olacaklardı. Bu yüzden Mesihe benzeyen erkeklerle kızlar çiftleştiriliyor ve
doğan çocuklar özenle korunuyordu. İnanışlarına göre “Altın Çağda” bu çocuğun
kalbinin üstünde mühür belirecek, yaşanan zor günlerin ardından Kıptilerin
gökyüzüne açılacağı yeni bir çağ başlayacaktı.
“Arius
Kitab-ı Mukaddeste İsa ile Tanrının aynı özü taşımadığını ve onun oğlu
olmadığını sadece bir insan olduğunu, Tanrı ile insanlar arasında bir aracı
olduğunu söylüyormuş Mapamundi doğru mu bu?” dedi Mary elindeki parşömen kağıdı
kocasına uzatarak.
Kandilin yanında kazandığı sikkeleri
sayan Mapamundi bakışlarını karısına doğru çevirip sert bir sesle.
-“
Saçmalama Mary. Senin o Arius dediğin adam Pachomiusun köpeği” dedi Mapamundi.
-“ Ama Termopylae’deki geçitte
bize yardım etmeseydi. Şu an tenlerimiz akbabaların midesinde olacaktı.” dedi
Mary elindeki kağıdı bırakarak.
-“ Aynı Arius, Aziz George
Manastırını yakıp Kıpti rahipleri kazığa oturttu. Ne çabuk unuttun bunları
Mary, İkonia senin aklını başından almış. İnançlarımızı yok saymaya başlamışsın”
dedi Mapamundi
Kandilin ateşi gözlerine yansımıştı
ve gözbebekleri her zamankinden daha büyüktü.
-“ Bilmiyorum Ma(kocasına Ma diye
seslenirdi) bazen yanlış yaptığımızı düşünüyorum. Her neyse artık hiçbir şey
düşünmek istemiyorum” dedi Mary hüzünlü bir sesle, ellerini birbirine
kavuşturup sağ parmağını çıtlattı. Ne zaman hüzünlense böyle yapardı.
-“ Hem gerçekten O Joseph mi?”
dedi Mary beşikte uyuyan çocuğa bakarak.
Aynı anda Mapamundinin bakışlarıda
Josephe doğru çevrildi. Saygı ve minnetle bakıyordu ona Mpamundi. Her
baktığında gözleri gülerdi.
-“ Altın Çağ yaklaşıyor Mary. Hem
saçma sapan konuşmayı kes artık. Hazırlan akşama Petro ile Silvaya gideceğiz
ayin var.
Semaya
çevrildi başlar Kûfede.
Tufandan
üç dakika önce.
Kapadı
gözlerini Nuh.
Fışkırdı
yerden sular ve gökten yağan yağmur.
Kızılcık
dalları yağma oldu,
Çürüdü
filizler.
Nasıl
dayansın mum,
Yarım
bırakılmış yaslara.
Kapadı
gözlerini Nuh
Ve
suyun altında binlerce kemik yığını
Bir
zeytin dalı için
Çıvgın
oldu başlar
Uğur KILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder