4 Ocak 2017 Çarşamba

AŞKIN YOLCUSU 2.BÖLÜM



2






                                                                                “Miyân-ı güft ü gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
                                                                                  Şecâ'at arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler.”
                                                                                                                                      Koca Ragıp Paşa



İsadan sonra 4. Ekümenik Konsülünde Hristiyan temel meseleleri hakkında anlaşmazlık çıkınca Kıptiler Hristiyan cemaatinden dışlandı. Roma devrinde ağır vergiler altında ezilen Kıpti halkı Katolikler tarafından sapkınlığa düştüğü ileri sürülerek İskenderiye ve Selcukiyanı Rum diyarlarına çeşitli eziyet ve zulümlerle sürgüne gönderildi. Haçlılardan sapkın olduğu ileri sürülerek kıyım gören Kıptiler. Araplardan ise Haçlı Seferleri başladığı zaman zulüm görmüşlerdir.

             Zühde dayalı bir hayat tarzı, mistik düşünce, meditasyon gibi münzevi uygulamaları gelenek haline getiren Mapamundi ailesi Saint Antoine devri Konstantiniyesinde Pachomius’un başlattığı sürgünde İkonia(Konya) şehrine yerleşen Kıpti ailelerinden sadece birisiydi. Geleneklerini dış dünyaya karşı muazzam bir gizlilikle içten içe devam ettiren bu ailenin inanışına göre Tanrı, insan figürü ile ilişkilendirilmiş İsa idi.

            Mesih anlayışı üzerine temellendirdikleri bu inanışa göre Mesih Kıptilerin arasından çıkacak ve Kıptiler bu dünyaya ve yeraltı dünyasına, insan, melek ve cin taifesinin hepsine hükmedecek güce sahip olacaklardı. Bu yüzden Mesihe benzeyen erkeklerle kızlar çiftleştiriliyor ve doğan çocuklar özenle korunuyordu. İnanışlarına göre “Altın Çağda” bu çocuğun kalbinin üstünde mühür belirecek, yaşanan zor günlerin ardından Kıptilerin gökyüzüne açılacağı yeni bir çağ başlayacaktı.

        “Arius Kitab-ı Mukaddeste İsa ile Tanrının aynı özü taşımadığını ve onun oğlu olmadığını sadece bir insan olduğunu, Tanrı ile insanlar arasında bir aracı olduğunu söylüyormuş Mapamundi doğru mu bu?” dedi Mary elindeki parşömen kağıdı kocasına uzatarak.

            Kandilin yanında kazandığı sikkeleri sayan Mapamundi bakışlarını karısına doğru çevirip sert bir sesle.

        -“ Saçmalama Mary. Senin o Arius dediğin adam Pachomiusun köpeği” dedi Mapamundi.

-“ Ama Termopylae’deki geçitte bize yardım etmeseydi. Şu an tenlerimiz akbabaların midesinde olacaktı.” dedi Mary elindeki kağıdı bırakarak.

-“ Aynı Arius, Aziz George Manastırını yakıp Kıpti rahipleri kazığa oturttu. Ne çabuk unuttun bunları Mary, İkonia senin aklını başından almış. İnançlarımızı yok saymaya başlamışsın” dedi Mapamundi

            Kandilin ateşi gözlerine yansımıştı ve gözbebekleri her zamankinden daha büyüktü.

-“ Bilmiyorum Ma(kocasına Ma diye seslenirdi) bazen yanlış yaptığımızı düşünüyorum. Her neyse artık hiçbir şey düşünmek istemiyorum” dedi Mary hüzünlü bir sesle, ellerini birbirine kavuşturup sağ parmağını çıtlattı. Ne zaman hüzünlense böyle yapardı.

-“ Hem gerçekten O Joseph mi?” dedi Mary beşikte uyuyan çocuğa bakarak.

            Aynı anda Mapamundinin bakışlarıda Josephe doğru çevrildi. Saygı ve minnetle bakıyordu ona Mpamundi. Her baktığında gözleri gülerdi.

-“ Altın Çağ yaklaşıyor Mary. Hem saçma sapan konuşmayı kes artık. Hazırlan akşama Petro ile Silvaya gideceğiz ayin var.



Semaya çevrildi başlar Kûfede.
Tufandan üç dakika önce. 
Kapadı gözlerini Nuh.
Fışkırdı yerden sular ve gökten yağan yağmur. 
Kızılcık dalları yağma oldu,
Çürüdü filizler. 
Nasıl dayansın mum,
Yarım bırakılmış yaslara.
Kapadı gözlerini Nuh 
Ve suyun altında binlerce kemik yığını
Bir zeytin dalı için 
Çıvgın oldu başlar
                         Uğur KILIÇ
           




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder