BİZDE EDEBİYAT SORUNU VAR
Birilerine bir
şey izah ederken çoğumuz bu durumla karşılaşmışızdır 'edebiyat yapma bana' bu
deyim dilimize yerleşmiştir artık. Deyimin açıklaması ise: “bir konu üzerinde
içten olmayan, bir işe yaramayan parlak, süslü sözler söylemek.”
Sahi gerçekten öyle midir? Edebiyatçının sözleri içi boş,
süslü sözler midir?
Fuzuliyi,
Nedimi, Bakiyi inkâr etmek değil midir bu söz?
Geçenlerde kahvehanede yan masadaki adam yüksek sesle
"edebiyat yapma bana" diye serzenişte bulunuyor. Bu kelimenin
kahvehaneye kadar düşmesi hoş bir durum amma anlamını sorgulamak lazım.
'Tutunamayanlardan'
bir sayfa okumayan adam kahve ile birlikte fotoğrafını sosyal medyaya servis
ediyor. Ben okuyorum mesajı veriyor
Aşkı Memnu
adlı diziyi izleyip Behlül’le Bihter’le coşan yurdum insanı Halit Ziyanın
romanını raflarda görünce 'Aaa Aşkı Memnunun romanı çıkmış' diye şaşırıyor.
Birde Kürk
Mantolu Madonna furyası var. Raif ile Maria Puder’in aşkını bilmeyen yok
aramızda. Okuması ayrı lezzetli, kahve ile fotoğrafı ayrı meşhur.
Bizde edebiyat
sorununun olduğu gün gibi gerçektir. Peki bu sorun neden oluştu ve bu sorunun
çözümü nedir?
Bu sorunda
popüler yazarların basım sayısını arttırma kaygısıyla yazmalarından ziyade Türk
Dili ve Edebiyatı bölümünün sıradanlaştırılması, yozlaştırılmasının payı daha
büyüktür. Akademisyenlerimiz ise bu sorunun çözümüne eğilmek yerine isimlerinin
önlerinde ki unvan sayısını arttırmanın peşindeler. Bu bölümü Açıköğretim
bünyesinde veriyorsun ve test zihniyetiyle edebiyatçı yetiştiriyorsun. Ne kadar
vahim bir durum. Gerekli şartları sağladıktan sonra tabi ki Açıköğretim de
olabilir. Ama bu şartların sağlanıp sağlanmadığı yeteri kadar araştırılıyor mu? Popüler
yazarlarımızda basım sayısını nasıl arttırırımın çabasında. Onlar için
edebiyatın bir sorunu yok. Tek sorun basım sayısı, basım adedi.
Evet bizde büyük bir edebiyat sorunu var. Böyle giderse
bu sorunu çözmek, mumdan gemilerle ateş denizini geçmek kadar zorlaşacak
(Uğur
KILIÇ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder